İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB), 10-11 Haziran tarihleri arasında düzenleyeceği “2. Mor Zirve”, Harbiye’deki İstanbul Kongre Merkezi’nde başladı. “Birlikte Çok; Eşit ve Tok” başlığıyla düzenlenen zirvenin açılış konuşmasını İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu yaptı. “Eşit, adil ve yaratıcı kent” kavramlarını hayata geçirmek amacıyla yola çıktıklarını hatırlatan İmamoğlu, bu kapsamda yaptıkları çalışmalardan örnekler verdi. Ülkemizde ve dünyada, cinsiyet eşitsizliğinin yanı sıra farklı kavramlar üzerinden de bireyler arasında eşitsiz durumların yaşandığına vurgu yapan İmamoğlu, bu konuda bir zihniyet değişikliğine duyulduğunu vurguladı. Söz konusu zihniyet değişikliğinin toplumun tüm katmanlarını ilgilendiren bütüncül bir sorun olduğunun altını çizen İmamoğlu, “Toplumda eğer eşitliği oluşturamazsak, o toplumda gerçekten kalkınmayı, gelişimi, ilerlemeyi konuşmak mümkün değil. Hepsi lafta kalır. Gelişemez öylesi bir toplum. Geleceğe de güçlü bir şekilde bakamaz. Bir kentte, yüzde 30-35 civarında kadının istihdamda yeri varsa, zaten o toplumun zenginleşmesinin mümkün olmayacağını anlamak lazım. Ki kadınlar, erkeklerin yaptığı her işi layıkıyla yerine getirebileceklerini her alanda gösteriyorlar” diye konuştu.
‘Kadın çalışan istihdamına özel önem veriyoruz’
İBB olarak, kadın çalışan ve yönetici istihdamına özel önem verdiklerinin altını çizen İmamoğlu, “Bugün İBB’de, gerek yönetici pozisyonlarında, gerekse bazen bir İETT şoförü ya da zabıta arkadaşlarım ya da metro sürücüsünden bir teknik elemana, bir mühendise varıncaya kadar çok özel bir hizmeti sunduklarını ve hiç de alışık olmadığımız ortamlarda hizmet veren birçok kadın çalışma arkadaşımızın varlığını görüyorum. Hem 16 milyon insana hizmet sunuyorlar hem de bence 16 milyon vatandaşımıza iyi geliyor kadınları gördükçe. Oradaki o görüntü, bence bu şehrin kadınlarına, kız çocuklarımıza çok iyi geliyor. Onlarla birlikte İstanbul’a hizmet vermekten gerçekten büyük bir onur duyuyorum, gurur duyuyorum” ifadelerini kullandı.
‘İstanbul Sözleşmesi mücadelesi devam ediyor’
Bir önceki zirvenin ana konusunun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle çıkılan “İstanbul Sözleşmesi” olduğunu hatırlatan İmamoğlu, şunları söyledi:
“Tarih, bize değerli bir şans verdi: İstanbul Sözleşmesi. Onu da elimize, yüzümüze bulaştırdık ne yazık ki. Bu kadar asil ve bu kadar dünyada vitrine konacak bir sürecin adına; içinde cinsiyet eşitsizliğini gideren bir tanımın olduğu ve kadının olduğu, çağdaş bir meselenin çözüme kavuşturulması temelinin oluşturulduğu bir sürece İstanbul Sözleşmesi’ dendi. Ne yazık ki bu İstanbul Sözleşmesi’ni, Ankara’daki arkadaşlar, yine bir avuç insan, her konuda olduğu gibi, paramparça hale getirdiler. Ama mücadelesi ve çözüme kavuşturulmasıyla ilgili adımları devam etmekte.”
‘Temel sorun eşitlik meselesi’
Türkiye nüfusunun, mülteciler ve farklı statüdeki yabancı unsurlarla 93 milyona ulaştığını kaydeden İmamoğlu, “Bu topraklarda, meselelerimizin her birinin çok önemli, dünyaya da örnek olabilecek kıymette meseleler olduğunun farkına varmalıyız. İstanbul, bu yaşam sisteminin her yönüyle bir göstergesi, merkezi. Burada yapılacak her işin de ülkeye çok ciddi katkılar sunacağını bilen yöneticileriz. Birçok sorunu konuşuyoruz. Sığınmacı, mülteci… İnanç üzerinden sorunları konuşuyoruz. Etnik köken üzerinden problemleri konuşuyoruz. Birçok konu var. Ama kabul edelim: Aslında temel sorun, eşitlik meselesi. Onun alt başlığına ne koyarsanız koyun, meselenin temelinde eşitlik var. Yani cinsiyette eşitlik, vatandaşlıkta eşitlik, hakta, hukukta eşitlik; her hususta eşitlik. Aslında eşitlik meselesini, bu toplumun zihninde, bilincinde, tavırlarında, davranışlarında, hukukunda, kuralların uygulanmasında çözüme kavuşturduğumuzda, büyük oranda sorunları çözebileceğimizi düşünüyorum” diye konuştu.
‘Oy meselesinin ötesine taşıdığımızda devrim yapabiliriz’
Türkiye Cumhuriyeti’nin, kurucusu Mustafa Kemal Atatürk döneminde, kadının toplumdaki yerine dair çok ileri adımlar attığını vurgulayan İmamoğlu, gelinen noktada bugün o adımların gerisine düştüğümüzün altını çizdi. Eşitlik sorununun toplumsal olarak ele alınması gerektiğine dikkat çeken İmamoğlu, şöyle konuştu:
“Hep beraber düşünmeli, siyasi kavramları kenara koyup, oy meselesinin ötesine bunu taşıyıp, çözüm odaklı davrandığımız takdirde bir reformu, devrimi yapabiliriz. İnanın aksi takdirde, yüzüne bakılmayacak siyasilere dönüşürüz. Ben, o bağlamda, burada olan, olmayan, ‘Eşitlik meselesine katkı sunmak istiyorum’ diyen herkese, ısrarla ve samimiyetle ifade ediyorum ki; bu konuda bizi ayrıştıran, bizi birbirimizden uzaklaştıran her meseleyi bir kenara koyalım, o dilden uzaklaşalım, masalara çözüm odaklı oturup, orada çözüm üretmenin gayretini ortaya koyan samimi bireyler olalım. Sesimizin toplum tarafından alınması, algılanması, hissedilmesi için de çaba gösterelim. Sesimizin vatandaşımıza gitmediği yerde, sadece bir lokal zümre olarak tartışan insanlar konumuna kendimizi düşürürsek, inanın buradan bir toplumsal fayda da çıkartamayız. Türkiye Cumhuriyeti’nde her bireyin, her vatandaşın göğsünü gere gere, başı dik, alnı açık bir biçimde, ‘Ben, 86 milyon vatandaşımızın içerisinde, eşitliğe sahip bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım’ diyebildiği bir ortamı yakaladığımızda, bütün sorunlarımızı çözmüş olacağımızı düşünüyorum.”