Şirketin 30 Temmuz’da üç Rus ortak tarafından kurulan TSM Enerji adlı şirketle devam edeceğini açıklaması Soçi’deki Erdoğan ve Putin görüşmesi öncesinde dikkatleri projeye çevirdi.
Mersin’de inşası devam eden Akkuyu Nükleer Güç (ANG) Santrali’nde Rusya tarafı Türkiye’den IC İçtaş şirketiyle mühendislik, satın alma ve inşaat anlaşmasını 26 Temmuz’da iptal etti.
Şirketin 30 Temmuz’da üç Rus ortak tarafından kurulan TSM Enerji adlı şirketle devam edeceğini açıklaması Soçi’deki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin görüşmesi öncesinde dikkatleri projeye çevirdi.
Pazartesi günü bir açıklama yayımlayan IC İçtaş kararın Türk şirketlerini proje yönetiminden uzaklaştırma amacı taşıdığını söyledi.
Bunun ardından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) ve yüklenici Titan 2-IC İçtaş konsorsiyumu arasındaki ihtilafın çözümü için gerekli girişimlerde bulunulduğunu duyurdu.
“Türkiye’nin en büyük projesi” olarak nitelendirilen ANG Santrali’ndeki ihtilafla ilgili Bakanlık açıklamasında şu ifadeler kullanıldı:
“Bu süreçte Bakanlığımız tarafların arasındaki ihtilafın çözümü için gerekli girişimlerde bulunmuştur. Önceliğimiz, projenin başından bu yana inşaat sahasında hizmet veren bütün yüklenicilerin ve çalışanların aleyhine bir mağduriyet oluşmaması ve projenin zamanında devreye alınmasıdır. Daha önce olduğu gibi, yine bu çerçevede girişimlerimiz sorunların çözümü için devam etmektedir. Taraflara da böyle bir projede daha sağduyulu ve yapıcı bir görev düştüğünü bir kez daha hatırlatmak isteriz.”
Fesih kararının ardından IC İçtaş, fesih girişiminin uluslararası hukuka ve Türkiye Cumhuriyeti Hukuku’na aykırı olduğu belirtti ve “projenin yönetim kadrolarında yer alan 3 bine yakın Türk personeli ve bu kadronun yönetiminde çalışan yüzde 93’ü Türk 25 bin kişilik” çalışan kadrosunun “tasfiye edildiğini” söyledi.
Şirket bu girişimi “Türk şirketlerini sadece standart inşaat işleri yapan alt taşeron seviyesine indirgemeye çalışmak” olarak nitelendirdi.
LONDRA TAHKİMİNE GİDECEK
Firma kararı Londra Tahkim Mahkemesi’ne götüreceğini de açıkladı.
Akkuyu Nükleer AŞ Genel Müdürü Anastasia Zoteeva 1 Ağustos’ta yaptığı açıklamada Titan 2-IC İçtaş Anonim Şirketi’ni değiştirmeye karar verdiklerini hatırlattı ve şu ifadeleri kullandı:
“Sahada çalışan Türk yüklenicilerimiz dahil olmak üzere mevcut tüm Türk taşeronlarımızın sözleşmeleri, şu an itibarıyla ya yeniden imzalanmış ya da en yakın zamanda yeniden imzalanacaktır.
“Projedeki tüm Türk taşeronlarımızla görüştük ve hepsi de bizimle çalışmayı kabul etti. Şu andan itibaren daha yoğun çalışmamız gerekecek. Türk yüklenici şirketlerimizle uzun süredir, güvene dayalı doğru bir ilişki sürdürüyoruz. Ben tüm taşeronlarımıza yürekten inanıyorum ve onları her zaman gönülden destekliyorum.”
NEDEN FESHEDİLDİ?
Rosatom, anlaşmanın feshiyle ilgili resmi bir açıklama yayımlamadı.
Bloomberg’e konuşan Rosatom kararın, bundan sonraki sürecin “inşaat ve kurulum konusunda gerekli kaliteyi sağlayacak nükleer yapım alanında uzman becerileri gerektirmesi” nedeniyle verildiğini söyledi.
IC İçtaş tarafından yapılan yazılı açıklamada sözleşmenin feshiyle Türk şirketlerinin varlığının azaltılması amacını taşıdığını iddia edildi. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Akkuyu Nükleer A.Ş. Cumhuriyet tarihinin tek kalemdeki en büyük yatırım sözleşmesini feshetme girişimiyle Proje’deki Türk paydaşlığını ortadan kaldırma sonucunu oluşturmakta ve Proje genel yüklenicisi olarak tamamen Rus menşeili başka bir şirketi tayin etme yönünde adımlar atmaktadır. Söz konusu fesih girişimindeki esas amacın, Proje’nin yönetimindeki Türk şirketlerinin varlığını azaltmak ve taşeron seviyesine indirgemek olduğu açıktır.”
CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen ise Twitter’dan yaptığı açıklamada, Akkuyu Nükleer AŞ’nin IC İçtaş’ın iş güvenliğini sağlamaması ve sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle iptal edildiğini iddia etti.
Antmen şu ifadeleri kullandı:
“Titan-2 IC İçtaş A.Ş.’nin birçok defa uyarıldığını ve iş güvenliği önlemleri alması hususunda ihtar gönderildiğini ifade eden Akkuyu Nükleer A.Ş., iş güvenliğine ilişkin önlem alınmadığını ve bu sebeple işçi ölümlerine sebep olan kazalar yaşandığını söyledi.
“Sözleşme uyarınca yalnızca inşaat işlerinde kullanılması gereken avansların, Akkuyu NGS inşaatı hariç bir yere gönderilmiş. 59 milyon 428 bin TL usulsüz bir şekilde harcanmış.”
‘PUTİN 1-0 ÖNDE BAŞLADI’
Gazeteci Murat Yetkin Putin’in Akkuyu hamlesiyle ilgili olarak, “Erdoğan’ın elindeki kozlardan birini resmen gasp etti ve Soçi görüşmesine 1-0 önde başladı” yorumunu yaptı.
Yetkin sözlerine şu şekilde devam etti:
“Daha önemlisi, Putin 2007’de kuruluşunu kendi yaptığı Rus devlet atom enerjisi şirketi Rosatom’un Akkuyu’nun yüzde 100 sahibi ve işleticisi olduğunu Türk kamuoyuna da ilan etti.
“Hazine zordayken Erdoğan da Putin’in bu oldubittisini sineye çekmek durumunda kaldı.”
‘ROSATOM AKKUYU’DAN KURTULMAYA ÇALIŞIYOR AMA ALICI BULAMIYOR’
Foreign Policy Research Institute adlı düşünce kuruluşundan Araştırma Direktörü Aaron Stein, Akkuyu ile ilgili son gelişmeleri yorumlarken, Rusya’nın Akkuyu’dan kurtulmaya çalıştığını ancak alıcı bulamadığını söyledi.
Stein Twitter hesabından şu yorumları yaptı:
“Akkuyu, Rosatom için karlı değil. Çalıştırmak için yüzde 49’unu satarak kurtulmaya çalıştıkları gereksiz bir iş. Sorun: Alıcı yok
“Elektrik de pahalı, yani muhtemelen bir şekilde devlet tarafından sübvanse edilecek.”
Stein sözlerine şöyle devam ediyor:
“Başa dönersek: Rosatom ihaleyi neden “kazandı”? Çin’den başka teklif veren olmadığı için. Finansman, proje şirketinin ‘yerel’ bir proje şirketi aracılığıyla 20 milyar dolarlık sabit bir inşaat sözleşmesi ödemesine bağlıydı, bu şirket de daha sonra işçiliği taşeron şirketlere verecekti.
“Bu nedenle Rosatom, Türkiye’nin GSYİH büyümesi ve elektrik kullanımı hesaplamalarını kullanan modellemelere (ki bunların hiçbiri gerçekten uygulanabilir değildi) dayanan belirli bir elektrik satış fiyatına (20 yılda geri ödenen) 20 milyar dolar harcıyordu. Bu yalın ve net bir şekilde merkezi hükümetten Rosatom’a sağlanan bir sübvansiyondu.
“Çin de teklif verdi, ancak reaktör tasarımı Westinghouse tarafından lisanslanmıştı ve bu nedenle Westinghouse’un katılımını gerektiriyordu Yine: Finansman. Faiz yoktu. Ve böylece peşinen Türkiye Rosatom’a bırakıldı. İki taraf bir anlaşmaya vardı ve işte sonuç.
“Rosatom %49’luk hissenin satışı için diğer nükleer operatörlere başvurmuştu (Fransa bir tanesiydi) — ancak finansman modelleri şüpheli kabul edildi ve bu nedenle ilgi görmedi. Hükümete yakın bir Türk firması devreye girdi ama bu işçi tedariği içindi.
“Son çıkan haberlerin bazı yönlerinin jeopolitik yönü kadar Rusya’daki finansal koşullarla ilgili olduğundan şüpheleniyorum.
“Ama bunu bilemiyoruz ve ortalıkta dolaşan bu makaleler, bu projenin neden finansal açıdan gereksiz bir yük olduğunu söylemiyor ve nihayetinde 2 liderin vereceği siyasi bir kararı olduğunu söylemek bu noktayı biraz gözden kaçırıyor.
“Akkuyu’yu düşünmenin en kolay yolu: ‘Çoğunlukla Ruslar tarafından (ve Rusya’daki enstitülerde eğitilmiş Türk personelince) işletilen Rus yakıt ve Rus geri alma hükümleri ile Türkiye’nin güneyinde bir Rus şirketi tarafından Türk işçileriyle inşa edilen bir Rus nükleer santrali’ olduğu.
“Rus şirketi, proje aracının yarısını herhangi bir alıcı olmadan satmaya hevesli ve bu Rus kontrollü projenin içinde para el değiştiriyor – ve Rosatom/Rus hükümetinin çoğunlukla şeffaf olmayan imtiyazları uyarınca sözleşmeler dağıtılıyor.”
BUNDAN SONRA NE OLACAK?
Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin 5 Ağustos’ta Soçi’de yapılacak Putin-Erdoğan görüşmesinin ana başlıklarından biri olabileceği düşünülüyor.
6,1 milyar dolarlık kredi arayışında olan Rosatom’un geçen hafta Türk devlet tahvillerine yatırım yapmayı planladığını açıklaması, görüşmeden çıkacak sonuçların bu yönde olabileceği yönünde beklentileri beraberinde getiriyor.
Bloomberg HT’ye göre Rosatom Türkiye’de Türk devlet tahvillerine yatırım yapmak ve sonrasında Akkuyu nükleer santrali ekipman alımı yapmak üzere yedi yıla kadar vadede 6,1 milyar dolarlık kredi hattı arıyor.
Rus şirketin 28 Temmuz’da tedarik portalında yer alan belgeye göre Akkuyu Nuclear JSC, Akkuyu Nükleer Anonim Şirketi için finansal hizmet alma amacıyla ihale yapılacağını duyurdu.
Akkuyu Nükleer AŞ Genel Müdürü Anastasia Zoteeva, santralin ilk ünitesinin gelecek yıl tamamlanacağını söyledi ve “Hedefimize, sahada çalışan ve büyük çoğunluğunun yani yüzde 80’inin Türk vatandaşı olduğu geniş Türk-Rus ekibimizin ortak çabalarıyla ulaşacağımıza inanıyoruz. Başaracağız ve Akkuyu NGS’nin ilk ünitesini 2023 yılında tamamlayacağız” mesajını paylaştı.
ANG SÖZLEŞMESİ NE DİYOR?
12 Mayıs 2010’da Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyeti’nde Akkuyu Sahası’nda Bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşma” aynı yılın Ekim ayında onaylanarak Resmi Gazete’de yayımlandı.
Anlaşma kapsamında Proje Şirketi’nin Rus tarafınca yetkilendirilen şirketlerin doğrudan veya dolaylı olarak başlangıçta yüzde 100 hisse payına sahip olacak şekilde, Türkiye Cumhuriyeti kanunları ve düzenlemeleri kapsamında anonim şirket şeklinde” anlaşmanın imzalanmasından sonraki üç ay içinde kurulması öngörülüyordu.
Bununla birlikte anlaşmada “Rus Tarafı, Proje Şirketi’nin başarısızlığı halinde, işbu Anlaşma’dan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmeyi temin etmek amacıyla gerekli tüm yetkinlik ve kabiliyete sahip olması öngörülen Proje Şirketi’nin halefini belirlemede tüm sorumluluğu üstlenecektir. Türk Tarafı, bunun karşılığında, yürürlükteki Türkiye Cumhuriyeti kanun ve düzenlemelerinin izin verdiği ölçüde, Türkiye Cumhuriyeti kanun ve düzenlemelerine uygun olarak, gerekli tüm izin ve lisansların zamanında ve uygun şekilde alınmasının temini açısından gerekli tüm önlemleri alacaktır.” ifadeleri yer alıyor.
SÖZLEŞMEYE TARAF OLAN ŞİRKETLER HANGİLERİ?
Sözleşmede Proje Şirketi olarak anılan firma, bugün Akkuyu Nükleer A.Ş. olarak anılan şirket. Yaklaşık 7,2 milyar TL sermayeye sahip şirketin 5 Rus hissedarı var.
Akkuyu Nükleer AŞ internet sitesindeki bilgilere göre şirketin bugünkü hissedarları Rusya Federasyonu Hükümetinin ilgili kararnamesiyle yetkilendirilen şirketlerden oluşuyor.
Türkiye’deki resmi kayıtlarına Akkuyu NGS Elektrik Üretim AŞ adıyla Aralık 2010’da kurulan şirketin 5 kurucu ortağı da Rus şirketlerdi.
Şirketin açıklamasına göre IC İçtaş İnşaat, Akkuyu Nükleer AŞ ile direkt hiçbir sözleşmenin tarafı değil. Anlaşma Rus Titan-2 şirketiyle beraber kurulmuş olan Titan 2 IC İçtaş A.Ş ve Akkuyu Nükleer AŞ. arasında imzalandı.
Akkuyu NGS inşaat projesi, dünyada ‘Yap, İşlet, Sahip Ol’ modeliyle inşa edilen ilk NGS projesi olarak tanımlanıyor. Rosatom Devlet Kuruluşu’nun projedeki payı yüzde 99.2.
Projenin toplam maliyeti, yaklaşık 20 milyar doları seviyesinde.
İki hafta önce dördüncü reaktör ünitesinin temeli atılan nükleer tesisin, 4 bin 800 megavatlık kapasiteye sahip olması amaçlanıyor.
Projenin devreye alınmasıyla Türkiye, Rosatom’a 15 yıl boyunca kilovat saat başına 12.35 dolar sent ödeyecek. Analistler bunun dünya ortalamasının 2-3 kat üzerinde olduğunu düşünüyor.
MUHALEFET FESHİ NASIL YORUMLADI?
Gazeteci Murat Yetkin ile konuşan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, fiyat garantisinin “çok yüksek” olduğunu vurguladı ve şunları aktardı:
“Dünyanın en pahalı elektriğini alacağız; 15 yıl boyunca kilovatsaat başına 12,25 dolar- ki bu tutar 15,83 dolar-sente çıkabilecek. Çok yüksek bir fiyat garantisi. Deniyor ki, şimdi kriz var, Avrupa’da 14 sent olacak.
“Akkuyu’ya verilen garanti 2040’a kadar sürüyor. 2040’a kadar yenilenebilir enerjide büyük bir dönüşüm yaşanacak. Yenilenebilir enerjide maliyetlerin sürekli düştüğü de bir gerçek. Bunu dahi öngöremeyen bir yönetim var.
“Dolayısıyla 12,35 sent üzerinden verilen garanti, yıllar içinde katlanarak artan büyük bir külfete neden olacak. Kaldı ki bugün bile kamuya ait EÜAŞ santrallerinde üretilen elektrik fiyatının çok üzerinde. Şu da bir gerçek: bugün Türkiye’de elektrik maliyetinin yüksek olmasının başlıca nedeni iktidarın uyguladığı yanlış para politikası.
“Türkiye’de elektriğin yarısı ithal girdili, doğal gaz ve ithal kömür girdili santrallerde üretiliyor. Dolayısıyla Türk Lirası değer kaybettikçe elektrik üretim maliyeti de artıyor. Ve bu süreç 2040’a kadar devam edecek.”
Meral Akşener ise kararı Twitter hesabından ‘hukuksuz’ olarak nitelendirdi ve “Enerji Bakanlığını, konuyla ilgili millî sorumluluğunun bilinciyle hukuki yetkilerini ivedilikle kullanmaya ve gerekirse santrali millîleştirmek üzere gerekli adımları atmaya davet ediyorum.” dedi.
BBC Türkçe