Memur emeklisi Sevgi Hanım ayağında ev terlikleriyle telaşla banka şubesinden içeriye girerken bir yandan da “dolandırıldık” diye bağırıyordu! Yanındaki eşi de ondan farklı değildi. Panik halinde dertlerine derman olacak birisini arıyorlardı. Hem şube çalışanları hem de müşteriler ne olduğunu anlamaya çalışırken, şubenin güvenlik görevlisi devreye girdi ve durum anlaşıldı: Sevgi hanım ve eşi telefonla dolandırılmıştı. Her ikisinin bir yıllık toplam emekli maaşı kadar parayı dolandırıcılara kaptırmışlardı!
Benim de yakından tanıdığım Sevgi Hanım ve eşi Nazım Bey kendi hallerinde yaşayan ve emekli maaşları ile geçinen bir çift. Bazen yaptığımız sohbetlerde başkalarının başına gelen dolandırıcılık haberlerini bile birlikte değerlendirdiğimiz olmuştur. Bu konuda farkındalıkları yüksek insanlardır.
Zaten bu yüzden ben de dolandırıcıların tuzağına nasıl düştüklerine bir anlam veremedim?
Asıl hayret ettiğim şey ise Nazım Bey’in inancı gereği faiz ve hatta promosyona bile karşı olmasına rağmen, dolandırıcıların 500 TL birikmiş promosyonu kullandırma sözüne inanarak onlara teslim olmasıydı! Oysa ki kendisi, bankanın usul gereği verdiği promosyon bedelinin tek kuruşuna bile dokunmadan o paranın tamamını hayır işlerine harcayan birisi! Burada yaşanan psikolojiyi çok iyi analiz etmek gerekiyor. Faize kesinlikle karşı olan birisinin, telefonda dolandırıcılar tarafından teklif edilen cüzi bir faiz miktarını elde etmek için elindeki avucundaki parayı kaptırmasının nedenini psikologlar araştırmalı. Bence burada tamahkarlıktan ziyade, bir otoriteyi karşısına almamak gibi veya benzeri bir motivasyon olmalı?
Aslında bankaların genelde 444 ile başlayan standart iletişim numaraları var ve özellikle bankacılık ile ilgili konularda size bu numara üzerinden ulaşırlar. Bunun bazı istisnaları olabilir ama genelde bu aramalar sizi bir konuda bilgilendirmek içindir. Asla bir bankacılık işlemi yapılmaz.
Sevgi Hanım kendi bankasının standart iletişim numarasını bilmediği için, o gün normal bir sabit hattan gelen aramayı kabul etmiş. Kendilerini bankacı olarak tanıtan dolandırıcılar uzun uzadıya konuşup, bir şeyler de vaat etmeye başlayınca o da telefonunu, bu işlere daha yatkın olduğunu düşündüğü eşine vermiş ve hikâye böylece başlamış.
Nazım bey yaklaşık 2 saat süren bir görüşme esnasında, eşinin hesabına ve kredi kartlarına dair ne kadar paylaşılmaması gereken bilgi varsa hepsini telefondaki dolandırıcılar ile paylaşmış. Önce kredi kartının arkasındaki özel bir güvenlik kodu olan CVV’yi istemişler. Kredi kartının limitinin düşük ve dolu olduğu için buradan bir sonuç alamayan dolandırıcılar bu kez Sevgi Hanımın emekli hesabı ile ilgili işlemler yapmışlar. Nazım Bey de Sevgi Hanımın cep telefonuna gelen doğrulama şifrelerini hiç çekinmeden dolandırıcılar ile paylaşmış!
Oysaki gelen SMS mesajının en üstünde o şifrenin banka görevlileri dâhil hiç kimseyle paylaşılmaması gerektiğine dair bir uyarı var! Böyle bir durumda tüm sorumluluk hesap sahibinin oluyor. Banka doğal olarak hiçbir surette sorumluluk kabul etmiyor!
Önce Sevgi Hanım’ın emekli hesabının Kredili Mevduat Hesabı (esnek hesap) kısmını kullanan dolandırıcılar, hesapta hiç para olmamasına rağmen esnek hesap limiti içindeki bir miktarı kendi hesaplarına aktararak Sevgi Hanımı bankaya borçlandırmışlar.
Bununla yetinmeyip, Sevgi Hanım adına online kredi başvurusu yapmış ve çıkan kredinin tamamını kendi hesaplarına EFT olarak göndermişler. Bu işlemleri yaparken sürekli Nazım Beyden gereken bilgileri almışlar. Karı kocanın anlarda da başka başka vaatlerde bulunmuşlar. En sonunda Sevgi Hanım uzun süren telefon görüşmesinden şüphelenip telefonu kapattırmış ama o saate kadar olanlar olmuş tabii.
Allahtan ki bankanın yapay zekâ sistemleri devreye girerek bu işlemi şüpheli olarak tanımlamış ve para dolandırıcıların eline geçmeden banka tarafından incelenmek üzere bloke edilmiş. Neyse ki bazı bankaların dolandırıcılık denetleme mekanizmaları iyi çalışıyor. Ama bu olayda para gitmiş olsa bile çiftimiz hiçbir hak iddia edemeyecekti. Çünkü tüm şifre ve gizli bilgileri bizzat kendileri dolandırıcılar ile paylaşmıştı.
Burada asıl, mağdurun iradesinin nasıl saf dışı edildiğinin bilimsel olarak incelenmesi gerekir. Çünkü bankadan gelen SMS’te zaten hesabınızdan şu kadar miktar gönderebilmek için şifreniz şudur şeklinde bir ifade yazıyor. Orada bankanın “bu şifreyi hiç kimseyle paylaşmayın” ikazını ve hesaptan çıkmak üzere olan büyük para miktarını okumadan, sadece şifreye odaklanmanın arkasındaki psikoloji açıkçası bizi dehşete düşürmeli.
Tabii ki bu dolandırıcılık şebekelerinin içinde bankacılık sistemini çok iyi bilen, içerden bilgi alabilen veya sağlayan, daha önce bir bankada çalışmış ve hatta belki de halen çalışmakta olan kişiler mevcut olmalıdır? Çünkü başka türlü bazı kişisel bilgilere erişmek o kadar kolay olamaz.
Şüpheli bir işlem yaptığını düşünen herkes hemen kendi bankasının standart iletişim numarası ile iletişime geçerek bu durumu bildirmeli ve hem hesaplarına hem de kredi kartlarına bloke koydurmalı. Ardından da şikâyette bulunmak üzere polisin veya savcılığın yolunu tutmalı.
Akıllı telefonlar hayatımızı kolaylaştırmakla birlikte, dikkatsizce yapılan işlemler bazen de can yakabiliyor. Özellikle yeni nesil iletişim teknolojisi ile elli yaşından sonra tanışmış olan kuşak, teknolojinin nimetlerinden faydalanacağım derken, kötü niyetli kişiler tarafından teknoloji kurbanı da yapılabiliyor.
Dolandırıcılar daha çok üst yaş gruplarını hedefliyor. Bunda birkaç neden var:
1- Ekonomik durumları çok iyi olmasa bile en azından emekli maaşına sahipler
2- Bankacılık sistemine ve yeni teknolojilere çok hâkim değiller
3- Çoğunlukla emekli oldukları için daha steril bir ortamda yaşıyorlar ve yeni nesil tehlikelerin farkında değiller
4- Değişik vaatler veya tam tersine tehditler ile ikna olmaları daha mümkün
Özellikle akıllı cep telefonları ile 50 -60 yaşından sonra tanışan büyüklerimize son bir tavsiyem, o masum görünen telefonlara çok fazla güvenmemeleri ve hatta mümkünse ellerinden bırakarak daha basit telefonlara yönelmeleri olabilir. Akıllı telefonda kötü niyetli kişilerce gönderilen ve bilmeden tıkladığımız bir link veya “kabul” butonu başımıza umulmadık işler açabilir.
Feramuz Erdin
Feramuz Erdin 1992 -2007 yılları arasında Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde çeşitli birimlerde görev yaptı.
2007-2020 yılları arasında çok uluslu kurumsal şirketlerde profesyonel güvenlik yöneticiliği görevlerinde bulundu.
Halen kurumsal ve kişisel güvenlik, acil durum ve kriz yönetimi danışmanlığı yapmaktadır.