Erdoğan: Suriye’de yeni bir safhaya geçiyoruz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu.

Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

“Mevlana hazretleri ‘Güzel günler sana gelmez sen ona yürü’ diyor. Biz işte bu çalışmalarımızda ülkemizi aydınlık bir geleceğe doğru taşıyoruz. Fethin bitmeyen bir mücadele olduğunun bilinciyle durmadan dinlenmeden yolumuza devam ediyoruz. İstanbul’a sahip çıkılacak bir emanet yerine talan edilecek bir nimet olarak bakanlar sadece Fetih sırrını değil, sadece Osmanlı’yı değil Cumhuriyeti de anlayamaz. Bugün bizim yaptıklarımızı da anlayamazlar her zaman söylediğimiz gibi asıl olan gönüllerin fetih edilmesidir.

Ayasofya İstanbul’da yükselen bir sancak olarak medeniyetimizdeki seçkin yerini tekrar almıştır. Rabbim böyle bir imkan bahşettiği için hamd ediyorum. Fatih’ten itibaren uzunca bir vakittir harap vaziyetteki İstanbul’un kısa zamanda büyüleyici bir güzelliğe sahip olması Avrupalıları cezbetmiştir.

ATATÜRK HAVALİMANI’NI KULLANIYORUZ: Atatürk Havalimanı kısmen vasfını sürdürecek. Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi şehrin bir nefes borusu, bir vahası olarak insanımıza hizmet verecektir. Yurt içi yurt dışı seyahatlerimizde Atatürk Havalimanımızı kullanıyoruz. Biz Atatürk Havalimanı’na 3 ayda 1006 odalı şehir hastanesi yaptık.

İSTANBULLULARA HAKSIZLIK OLACAKTI: İstanbul Atatürk Havalimanı’nı eski fonksiyonuyla devam ettirmeye çalışmak İstanbullulara haksızlık olacaktı. Türkiye’nin ve İstanbul’un daha uygun bir yerde yeni bir havalimanına ihtiyacı vardı. Yap-işlet-devret yöntemiyle Hazine’ye yük getirmeden ülkemize kazandırdık. Bu havalimanımız dünyada ilklerden, modern, lüks. Bu havalimanımızı daha da geliştiriyoruz. Yolcuların otel ihtiyacı için de gerekli desteği vereceğiz. Pistlerdeki eksiği de giderecekler. İGA belki de dünyada bir numara olacak. Kargo kısmı Atatürk Havalimanı olan yeni havalimanımızı büyütmeye devam ediyoruz.

Atatürk Havalimanı’nda 5 milyon metrekare üzerindeki alanı millet bahçesi yaparak İstanbul’un hizmetine sunuyoruz. Fethi çağrıştırması için 145 bin 300 ağaç dikiyoruz. Vatandaşımızın her türlü ihtiyacını karşılayacak altyapı kuruyoruz. 350 yaşında zeytin ağacının da dikimini yaptık

BİZDEN DAHA ÇEVRECİ YOKTUR: Bu ülkede bizden daha samimi ve gayretli çevreci de yoktur, ağaç sevgisi bizden daha fazla kimse de yoktur. Bu iş bizim işimiz. Biz kimin ne dediğine, kimin kendini nasıl paraladığına bakmadan eser ve hizmet kervanımızı yürütmeyi sürdürüyoruz. İnşallah önümüzdeki yıl fethin 570’inci yıldönümü törenlerini Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’nin tamamlanan kısımları üzerinde yaparak bu kifayetsiz muhterislere hak ettikleri cevabı bir kez daha vereceğiz.

DEPREMDEN SONRA VAN’A KAÇ KERE GİTTİN?: Bizim yaptığımız her eser gibi İstanbul’daki millet bahçesine çamur atan Kılıçdaroğlu, Van’da terör örgütünün ağzından konuşarak aklınca Kandil’e selam çakıyor. Van’ın dışlanmışlığından, terk edilmişliğinden söz ederken bu şehri 2011’deki depremin ardından adeta sıfırdan, yeniden inşa ettiğimizden bile adamın haberi yok. O depremden sonra Van’ın ne halde olduğunu biliyor musun sen Bay Kemal? Acaba sen ondan sonra kaç defa Van’a gittin, kaç kere Erciş’e gittin, kaç kere Edremit’e gittin, kaç kere acaba Van’ın merkezini dolaştın? Bugüne kadar biz Van’a kesin rakam vermeyim en az 35 milyar harcama yaptık.

BAY KEMAL BİLGİ FUKARASIDIR: Bizim siyasi ömrümüzün büyük bir kısmı oralara sık sık yaptığımız ziyaretlerle geçti. Biz böyle çalıştık, hala da böyle çalışıyoruz. Van’da eğer bu PKK örgütünün uzantısı olanlar görevde olmuş olsaydı inanın şu anda suyu olan bir Van bulamazdınız. Biz onların döneminde bile oraya DSİ’nin görevi olmadığı halde suyu biz götürdük. Çünkü büyükşehir belediye statüsünde olduğu için suyu kendisinin temin etme zorunluluğu var. İstanbul’u aldığımız zaman susuz bir İstanbul vardı. Kimden almıştık? CHP’den… CHP’den aldığımız İstanbul’da susuzluğu en kısa zamanda giderdik ve İstanbul’u suya kavuşturduk. Ama Bay Kemal bunları bilmez. O bilgi fukarasıdır, siyasetin fukarasıdır. Anlamaz bu işlerden. Bütün mesele CHP’ye gönül veren kardeşlerime de sesleniyorum. İstanbul’u yaşadınız, Ankara’yı yaşadınız, Van’daki kardeşlerime sesleniyorum, siz de o felaketi yaşadınız. Daha ilk geceden itibaren Van’da sizin yanınızda olanlar kimlerdi? Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarıydı.

Aslında bunların hepsinden haberi var. Ama bunların gözleri vardır görmez, kulakları vardır duymaz, ağzı var konuşamaz. Niye? Kalpleri mühürlüdür.

SUYU AKMAYAN MUSLUK AÇTI: Devletin kaynaklarının terör örgütüne aktarılmasının önüne geçmek için kullandığımız belediye başkanvekili yöntemini öyle anlatıyor ki sanırsınız ses Kandil’den geliyor. Kendi belediye başkanlarının güya hizmetlerini anlatırken öyle rakamlar veriyor ki toplamı bizim bir ilçe belediyemizin yaptıklarına denk gelmiyor. Bay Kemal, suyu akmayan musluğu açmak suretiyle çok büyük yatırım yaptığını söyleyecek kadar zavallı.

KILIÇDAROĞLU BİR PROJE: Kimseye ayrım yapmadan veriyoruz dediği sosyal desteklerin toplamı, bizim herhangi ortalama bir il ve büyükçe ilçe belediyemizin seviyesine çıkamıyor. CHP’li belediyelerdeki yolsuzluk operasyonlarını, millete hizmet için verilen kaynakları çalanın yakasına önce ben yapışırım diyerek destekleyeceği yerde bunları belediyeleri engelleme çabası diye takdim ediyor. Milletin parasını çalan hırsızdır. Hırsızın sırtını sıvazlayan ise daha büyük hırsızdır. Kılıçdaroğlu CHP’li belediyelerdeki yolsuzluk operasyonlarına karşı çıkarak safını belli etmiştir. Van’ı överken bu şehri İranlılar için nasıl cazip hale getireceğini anlatan da Kılıçdaroğlu, ülkemize gelen yabancı yatırımcıları en aşağılık şekilde tehdit eden de yine Kılıçdaroğlu. Niye biliyor musunuz? Çünkü bu zat inanın yalancı. Çünkü bu zat omurgasız, çünkü bu zat bir proje, çünkü bu zat bir aparat. Bu zatın partisinin başına kaset komplosuyla geçirildiğinden beri Türkiye’nin milli çıkarlarına karşı sinsi bir savaş vermekten başka iş yaptığını gördünüz mü? Yine bu zatın ülkede yapılan tüm eserleri, hizmetleri engellemeye çalışmaktan başka bir gayretine şahit oldunuz mu?

Ne diyorlar? Gelmeyecekler de biz gelirsek bunların verdiği işi alan müteahhitlere ödemeleri yapmayacağız. Ya siz ne cinssiniz ya. Devlette devamlılık esastır, bunu nasıl dersin. Söke söke bu ülkede yargı var. Biz bir hukuk devletiyiz, nasıl vermezsin? Şakır şakır ödemeye mecbursun. Ben CHP’nin milletvekili olmuş olan müteahhitlere bu CHP’li müteahhittir dolayısıyla ben buna ödeme yapmam demedik ya. Hepsinin ödemesini şakır şakır yaptık. Niye? Bizde böyle bir kin yok. Bizde gerçekten samimi olarak işini yapana, yatırım yapana her zaman destek var.

Şimdi bu zatın Demirtaş’ından Kavala’sına, FETÖ’cülerinden PKK’lılarına kadar ülke ve millet düşmanı teröristleri savunmaktan, hatta bunun için Ankara’dan İstanbul’a yürümekten başka bir çabası var mı?

KILIÇDAROĞLU’NA 10 SORU: Kılıçdaroğlu’na birkaç soru sormak istiyorum. Şayet bu delikanlılığı yaparsa kendisini siyaseten ve tıbben mazur görmekten vazgeçip muhatap alacağız. Bu soruları yanıtları açık bir şekilde verirse kendisi ile ilgili tutumumuzu gözden geçireceğiz.

PKK’dan YPG’ye, tüm terör örgütlerini, en şiddetli şekilde lanetliyor mu, lanetliyor mu?

Türkiye’nin PKK ve YPG’ye karşı yürüttüğü sınır ötesi harekatlarını destekliyor mu desteklemiyor mu?

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği konusunda kendi devletinin izlediği politikaların yanında mı değil mi?

Türkiye’nin Akdeniz ve Ege’de verdiği milli mücadelede ülkesinin safında mı, karşımızdakilerin safında mı?

Dünyanın salgın ve savaş sebebiyle yaşadığı krizin ülkemize etkileri karşısında mücadelemize en azından ilkesel olarak destek veriyor mu, vermiyor mu?

Siyaseti ülkenin ve milletin ali çıkarları üzerinde yürütmeye var mı yok mu?

Siyasi stratejilerini yabancı ülke temsilcilerine onaylatmak yerine ülke kamuoyuyla belirlemeye yönelecek mi?

1000 yıldır kanlarımızla sulayarak ebedi vatanımızda tüm değerleri, sembolleriyle asil bir devletin evladı gibi hareket etmeyi kabul ediyor mu?

Partisi içinde her türlü terör örgütü destekçisini, hırsızı, tacizciyi tasfiye etmeyi düşünüyor mu?

2023’te yüreği yetip cumhurbaşkanı adayı olacak mı olmayacak mı?

Bu soruların yanıtlarını açık bir şekilde verirse kendisi ile ilgili tutumumuzu gözden geçireceğiz.

BUNLAR ÇÜRÜK, BUNLAR SÜRTÜK: Tarihimize Gezi olayları adıyla bir ihanet, bir utanç, bir vandallık vesikası olarak geçen hadiselerin 9’uncu yılındayız. Olaylar, İstanbul’da Gezi Parkı’ndaki birkaç ağacın kesildiği iddiasıyla 2013’ün mayıs sonu, haziran başı gibi alevlendirilmiştir. Ağaç bahanesiyle çakılan kıvılcım, bir anda Türkiye’nin hükümetini, milli projelerini, uluslararası çıkarlarını hedef alan bir kalkışmaya dönüşmüştü. Düşünün Dolmabahçe Bezmialem Valide Sultan Camii’nin içinde bu eşkıyalar, bu teröristler, bira şişeleriyle, bira kutularıyla adeta caminin içini pislemişti. Bunlar böyle, bunlar çürük, bunlar sürtük, bunlar için ulu mabed nedir, ne değildir, öyle bir şey yok. Kamu binalarının, polis araçlarının, ambulanslarının, iş yerlerinin, sivil araçların, belediye otobüslerinin, sokakların, parkların yakılıp yıkıldığı Gezi olaylarının arkasında kimlerin olduğunu biz zaten biliyoruz da tarih de yazacaktır. Bay Kemal orada mıydı? Oradaydı… Çünkü başı çeken oydu. Bunlardan bu millete, bu vatana hayır gelmez. Bunlar ancak terör sevicilerle beraber, çünkü kendileri de terör sevici.

HUKUK ÖNÜNDE HESABINI VERECEKSİNİZ: Siz bakmayın birilerinin Gezi olaylarının arkasındaki karanlık tiplere demokrasi kahramanı muamelesi yaptığına. Bunların hepsi de yaptıkları ihanetin bilincinde olan beşinci kol elemanlarıydı. Dün 15 Temmuz Şehitleri Köprüsü’ne çıkıp görevini yapan görevlere hakaretler ederek, fiziki saldırı yaparak pankart asmaya çalışan tipler bunun somut örnekleridir.

HDP ve CHP listelerinden Meclis’e sokulan bu siyasetçi kılıklı provokatörler, yaptıkları terbiyesizliğin hesabını, hukuka ve milletimize vereceklerdir. Bu ne densizliktir? Bu ne edepsizliktir? Devletin polisine görevini yaparken yaptıkları iş. Ben milletvekiliyim. Sen milletvekili olsan ne yazar ya. Bir defa gelip de Şehitler Köprüsü’nde böyle bir pankartı sen polise rağmen asamazsın. Ne oldu, asamadılar. Asamayacaksınız! Ayrıca hukuk önünde de bunun hesabını vereceksiniz.

PEK ÇOK SORUNUN BAŞLANGIÇ NOKTASI GEZİ: Gezi olaylarının masum bir itiraz değil, planlı ve alçak bir kalkışma olduğunu boşuna söylemiyoruz. Uluslararası yatırımcılarının ülkemizden çıkışından borçlanma faizlerinin artışına, borsanın düşüşünden döviz kurunun yükselmeye başlamasına kadar halen boğuştuğumuz pek çok sorunun başlangıç noktası Gezi hadisesidir. Ülkemize sadece yol açtığı maddi tahribatın bedeli 1,5 milyar dolar, dolaylı maliyeti yüzlerce milyar dolar olan bu hadise, arkasından gelen tüm oyunların, tuzakların da işaret fişeği hüviyeti taşımaktadır.

NATO ÜYELİKLERİNE KARŞI OLDUĞMUZU İLAN ETTİK: Güvenlik sorunlara kayıtsız kalan batı dünyası Karadeniz’in kuzeyinde çıkan çatışmada kendini benzer durumda buldu. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvurusu böyle bir süren ürünüdür. Biz terör örgütüne verdikleri destek nedeniyle üyeliklerine karşı olduğumuzu ilan ettik. NATO terör örgütlerine destek kuruluşu değildir.

YUNANİSTAN İLE ANLAŞMAYI BOZDUK: AİHM’in önünde çadırlar kurmak suretiyle para topluyorlar. Bunlar göz önündeyken biz bunlara gelin diyebilir? Bunu bizden önceki yönetimler Yunanistan’a yaptı. Yunanistan 5+4, ABD’nin 9 üstünün Yunanistan’da kurulmasına imkan hazırladı. Bizim Yunanistan ile Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey anlaşmamız vardı, bozduk. Biz şahsiyetli dış politikadan yanayız. İkide bir uçaklarınla bize gösteri yap. Kendine gel, tarihten hiç ders almıyor musun? Türkiye ile dans etmeye kalkma. Şu anda bunlarla ikili görüşmeleri de yapmıyoruz. Bu Yunanistan yola gelmeyecek. Ne zaman bu yanlışlarından döner… Biz bunlardan bıktık, dürüst olacaksan karşımızda koltuğun hazır.

PKK ve uzantısı kuruşları temsilcilerini üst düzeyde ağırlayanların bizim terörle mücadelemize saygı duydukları sözleri inandırıcı değildir. Bizle görüşmeye geldiklerinde akşam devlet televizyonunda Salih Müslim’le görüşme yapıyor. Bizi değil, kendilerini kandırıyorlar.

İŞGAL DİYENLER Mİ YANIMIZDA OLACAK: PKK yandaşlarının faaliyetlerinin sivil toplum görünümüne sokarak desteklerken bizim vatandaşlarımızın faaliyetine karşı çıkanlar faşisttir. Türkiye’ye parasıyla vermedikleri silahları, teçhizatları terör örgütüne bilabedel aktaranlar hukuk devleti değil, terör devleti sıfatını hak eder. Teröriste böylesine pervasızca yol veren ülke mi tehdit karşısında bizimle mücadele edecek? Bizim güney sınırlarımızı teröristlere karşı yürüttüğümüz harekatlara işgal diyenler mi yanımızda olacak? Bu sorulara kesin, net cevaplar bulmadan tavrımızı değiştirmeyeceğiz.

YENİ SAFHAYA GEÇİYORUZ: Güney sınırlarımız boyunca 30 km derinliğinde güvenli bölge oluşturma çabamızın yeni safhasına geçiyoruz. Tel Abyad ve Münbiç’i teröristlerden temizliyoruz. Ardından da aşama aşama diğer bölgelerde aynısını yapacağız. Buna kimler destek verecek, kimler köstek olacak göreceğiz.” (HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir