‘İkinci Cumhuriyetçi’ o isim Cumhuriyet’e karşı: Bir haftada ikinci kez hedef aldı… Mavi Vatan ve Altı Ok ayrıntısı…

Gazeteci Ragıp Duran, Cumhuriyet Gazetesi müellifi Işık Kansu’yu bir haftada ikinci sefer amaç aldı. “İkinci Cumhuriyetçi” görüşleriyle bilinen Duran, toplumsal medya hesabından Işık Kansu’nun yazılarını alıntılayarak Kansu’yu eleştirdi.

Duran’ın gaye aldığı iki yazıda da Işık Kansu, son devir yaşanan CHP içi tartışmalarda “Atatürkçü” ve “devletçi” çizgiyi savunuyordu.

Kansu Cumhuriyet’teki köşesinde, CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan’ın “Mavi Vatan masaldır” sözlerini ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, altı oktaki devletçilik okunun rengini değiştirmek istediğini açıklamasını eleştirdi. Ragıp Duran ise her iki yazısı nedeniyle Işık Kansu’yu maksat aldı.

CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan’ın “Mavi Vatan masaldır” sözleri üzerine başlayan tartışmaya değinen Işık Kansu’nun “Mavi Vatan’ı Savunmak” başlıklı yazısını alıntılayan Duran, “Bir ‘Mon Cher’ demediğiniz kalmış. Yayılmacı politikayı yanlışsız dürüst savunamıyorsunuz bile: Mavi Vatan bağımsızlıkçı ve AKP yanlısı bir kavram değil ki” kelamlarıyla Kansu’yu gaye almıştı.

Işık Kansu’nun bugün yayımlanan “Devletçilik Okunun Anlamı” başlıklı yazısını alıntılayan Duran, “Kemalist, liberal, faşist… Sıfatı ne olursa olsun her devlet egemenlerin toplum üzerinde kurmak istediği sistemin ismidir. Devlete sahip olmadığı, olamayacağı manalar, misyonlar yüklemeyin. Sempatik hale getiremezsiniz” sözlerini kullandı.

IŞIK KANSU NE DEMİŞTİ

“Özgür Özel’in, altı oktaki devletçilik okuna yönelik kimi sözleri tartışma yarattı.

CHP Sözcüsü Deniz Yücel’in yaptığı açıklamalardan anlaşıldığı üzere Özgür Özel, “çevreciliği temsil eden yeşil ile kadın-erkek eşitliğini simgeleyen mor rengi, devletçilik anlayışı ile sembolize etmek” maksadıyla söylemişti ve partinin simgelerinde rastgele bir değişiklik olmayacaktı.

Konuyu değerlendirirken devletçilik okunun ne manaya geldiğini irdelemekte fayda var:

Kemalist bakış açısında “devletçilik”, emperyalizme karşı kazanılan ulusal kurtuluş savaşı sonrası yurdu ekonomik manada da bağımlılıktan, sömürge olmaktan kurtarmaya yönelik bir kalkınma prensibidir. Devlet gücünü, kamusal gönenç, toplumsal-ulusal çıkar için kullanılmasını öngörür.

Bu demektir ki devlet, piyasayı bireylerin çıkarına özgür bırakmayacak, iktisada toplumsal adaleti sağlamak, toplumun fakir bıraktırılmış kısımlarını korumak üzere el atacaktır.

Buna ek olarak, geri kalmışlık çemberini kırmak için devlet, kamucu anlayışla yatırımlar yapacak, öncülük edecek, örnek olacaktır.

Dolayısıyla, altı oktaki devletçilik, tümüyle ekonomi-politik bir bakış açısıdır.
Hiç kuşkusuz içinde ulusal çıkarları savunma açısından etraf dahil yurt varsıllıklarının tümünün kamusal faydalar açısından korunması ve toplumsal adaletin öncelenmesi açısından devletçilik prensibi eşitliği barındırabilir. Lakin CHP sözcülerinin ileri sürdüğü üzere, cinsiyet eşitliği ve çevrecilikle direkt bir ilişkisi yoktur.

Dolayısıyla devletçilik okunun “kamucu, ulusalcı, toplumcu” ekonomi-politik istikametini gölgeleyecek, silikleştirecek ya da karmaşıklaştıracak bir adım, o ilkeyi koyanların gayesi ile bağdaşmayacaktır.
Eşitlikçiliği içeren halkçılık; atılımcılığı ve vakte, şartlara nazaran değişimi içeren devrimcilik unsurlarının kapsamları -oklarını öteki renklere boyamadan CHP idaresinin istediği hedefi karşılamaya yetecektir.

CHP’NİN “MAVİ VATAN” İLE İMTİHANI

Son yıllarda CHP’ye milletvekili yapılan diplomatların hiçbiri dengeli bir çizgi izlemedi.

Örnekleri ortada: Apar topar milletvekili yapılan Öztürk Yılmaz’ın yetersizliğinin akabinde, Mavi Vatan’ı “saldırgan ve yayılmacı” bir uygulama olarak tanımlayan Ünal Çeviköz ve son olarak tekrar Mavi Vatan’ı “masal” olarak nitelendiren Namık Tan…

Sanki ulusal çıkarları savunacak dış siyaset uzmanı ve diplomat kalmamış üzere, CHP’ye bilhassa bu isimlerin seçilmesi; partinin sadece klâsik bağımsızlıkçı haline ziyan vermekle kalmadı, AKP’nin işbirlikçi siyasetlerini sürdürmesine de katkı sağladı.

Sinan Acıoğlu