Prof. Dr. İlber Ortaylı, bugünkü yazısında tabiplere yönelik hücumlara ve doktor göçüne değindi.
Ortaylı, “Üniversitelere girerken kapı baca kilitten geçiyoruz; hiç güzel görünüm değil fakat sesimizi çıkarmıyoruz, maalesef geçmiş bu önlemi haklı kılıyor. AVM’lere girerken güvenlik önlemlerini güzel görüyoruz; imkânı olanlar duvarlarla çevrili, kapısında 24 saat güvenliğin beklediği sitelerde yaşıyor. Bugüne kadar birçok taarruzun gerçekleştiği hastaneler ise hala gereğince güvenliğe sahip değil. Beğenilen bu güvenlik tek başına ne tabir eder? Saldırgan insanların önlenmesi, onların evvel uzun bir tıbbi müşahede altına alınması, ondan sonra savcıların ve mahkemelerin faaliyete geçmesiyle mümkün olur. Bunları yapmadığınız takdirde çocuklarınızı yetiştirirsiniz, binbir ümitle sevinçli yahut hüzünlü günlerden sonra tıp diploması alan, uzman olan bir yavrunuzun çalıştığı yerde taarruza uğradığını duyarsınız. Tek devası herhalde Hollanda’ya, Almanya’ya gitmek değil. Bu göçü görenlerin de “Giderlerse gitsinler” demesi de çıkar bir yol değildir. Etrafla ilgilenmemiz, gerçeklerle yüzleşmemiz ve tüm sıhhat çalışanlarına sahip çıkmamız gerekiyor.” sözünü kullandı.
Erdoğan ne demişti?
Az maaş aldıkları doğrultusunda şikâyet eden hekimleri bu devletin yetiştirdiğini söyleyen Erdoğan, “Açık konuşuyorum, açık konuşmayı severim. Varsın gidiyorlarsa gitsinler. Bizler de üniversiteleri yeni, bitiren hekimlerimizi buralarda istihdam ederiz, buralarda onlarla devam ederiz. Gerekirse yurt dışından ülkemize dönmek isteyenleri hızla davet ederiz. Buralar boş kalmaz merak etmeyin. Doktorluk üzere bir aziz mesleği oraya onu dayamak herhalde pek de insani değildir” demişti.