Müjdat Gezen: Bu ülkeyi ne Afganistan yapabilecekler ne İran yapabilecekler!

Sanatçı Müjdat Gezen, iktidara yönelik tenkitlerde bulundu. Gezen, “Çıkıyor, bütün dünyaya parmak sallıyor; ‘Haddini bil, haddini bil.’  ‘Haddini bil’ dedi, ben de ‘Asıl sen haddini bil’ deyince sonraki gün konuta polis geliyor, bu türlü bir demokrasi modeli yok dünyada. Varsa da kabile toplumlarında, ilkel, gelişmemiş toplumlarda olabilir lakin Türkiye o denli bir ülke değil. Demokrasiyle, cumhuriyetle özdeş olmuş bir ülkedir, onun için buradaki demokrasiye, laikliğe ve cumhuriyete bunların hükümdarı gelse dokunamayacak. Ne Afganistan yapabilecekler ne İran yapabilecekler” diye konuştu. 

“Türkiye’nin değerli dönüm noktalarını da yaşadım” diyen Gezen, “Türkiye bu türlü bir devir yaşamadı hiç. Bu fakat Hitler devrindekilere misal devirlerden biridir” dedi. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bağımsızlık benim karakterimdir” kelamını ile “Geldikleri üzere giderler” kelamını hatırlatan Gezen, “Geldikleri üzere demokratik yoldan gitsinler” dedi.

“Geldikleri üzere demokratik yoldan gitsinler”

Müjdat Gezen Sözcü müellifi Ruhat Mengi’nin sorularını yanıtladı. Müjdat Gezen iktidara yönelik şu tenkitlerde bulundu:

“Türkiye’nin değerli dönüm noktalarını da yaşadım; İsmet Paşa’yı gördüm, kendisine taklidini yaptım, Menderes hükümeti, Demirel, öbürleri, hepsini gördüm, yüzlerine karşı taklitlerini yaptım fakat hiç bu türlü bir periyot görmedim, Türkiye bu türlü bir periyot yaşamadı hiç. Bu fakat Hitler devrindekilere benzeri periyotlardan biridir, Hitler’le ilgili belgesellere bakın, o kadar değişik ki; kiliseleri kullanması, uçaklara çok meraklı olması, kendi fikrinden öbür hiçbir fikre fırsat vermemesi ve farklı görüştekilerin birçoğunu cezaevine attırması inanılmaz misal olaylardır, maalesef Türkiye de bu baskıları yaşadı. Ben Kenan Cihan evresinde de tutuklandım, çıktım, çabucak dava düştü beraat ettim. Ayağıma zincir de vurdular, bileğime kelepçe de vurdular, epey ıstıraplar çektim lakin hiçbir vakit 20 yıl ekranlardan uzaklaştırılmadım. En kolayından bulmacalardan ismim ve fotoğrafımın çıkartılmasına hiç şahit olmamıştım fakat Mustafa Kemal’in ‘Bağımsızlık benim karakterimdir’ kelamından sonra en sevdiğim kelamı ‘Geldikleri üzere giderler’dir, geldikleri üzere demokratik yoldan gitsinler.

“Bu nasıl bir kindir? Kardeşim yenildiniz İstanbul’da işte, bunu kabul edin”

Hitler’e benzetmiyorum, Hitler’i başka niteledim, o periyottaki baskılardan kelam ettim. Bu hükümetin yetkilileri İsmet Paşa’yı Hitler’e benzettiler, Mustafa Kemal’e ‘ayyaş’ dediler, o vakit bir ceza yok. Hani yasalar önünde herkes eşitti, bu türlü bir şey var mı? Bundan sonraki periyotta adalet nitekim devletin temeli olmalıdır, bu temeli bu kadar sarsarsan; seninkilerle-benimkiler, senin savcın-benim savcım, senin hakimin-benim yargıcım dersen olmaz. Bu nasıl bir kindir?  Kardeşim yenildiniz İstanbul’da işte, bunu kabul edin.

“Ne Afganistan yapabilecekler ne İran yapabilecekler!”

Çıkıyor, bütün dünyaya parmak sallıyor; ‘Haddini bil, haddini bil.’  ‘Haddini bil’ dedi, ben de ‘Asıl sen haddini bil’ deyince sonraki gün konuta polis geliyor, bu türlü bir demokrasi modeli yok dünyada. Varsa da kabile toplumlarında, ilkel, gelişmemiş toplumlarda olabilir lakin Türkiye o denli bir ülke değil. Demokrasiyle, cumhuriyetle özdeş olmuş bir ülkedir, onun için buradaki demokrasiye, laikliğe ve cumhuriyete bunların hükümdarı gelse dokunamayacak. Ne Afganistan yapabilecekler ne İran yapabilecekler.”

“Umut gençlerin en büyük besinidir, umutsuz olmak diye bir şey kelam konusu olamaz”

Gezen, “Gençlerin birçok gelecek umudunu kaybettiği için yurt dışına kaçıyor, bu imkanı olmayan gençlere yeni yıl için ne söylemek istersiniz?” sorusuna şöyle cevap verdi:

“Umudumu hiç kaybetmedim, ayağıma zincir vurulduğu gün bile Nasreddin Hoca üzere baktım dünyaya. Nasıl olsa bu zinciri de bir gün çıkartacaklar dedim, çıkarttılar. Hazirana kadar dişlerini sıksınlar, seçimden sonra kısa bir müddet dert çekeceğiz, ondan sonra her şey düzelecek. İnsan değişir ve değiştirir, zannediyor musun ki hayat bundan sonra da bu kadar sıkıcı olacak, olur mu o denli şey? Evvelce Türkiye’de ‘mutlu musunuz’ diye anket yapıyorlardı, ‘mutluyum’ diyenlerin sayısı çok yüksek çıkıyordu, artık gençlerin yüzüne göz bebeklerine baktığın vakit anlıyorsun. Her gittiğim toplantıda gençlere derim ki ‘Siz umutsuz olduğunuz vakit ülke batar, en umutlu olması gereken kesim gençlerdir, zira bu ülkeyi siz yöneteceksiniz.’ Umut gençlerin en büyük besinidir, umutsuz olmak diye bir şey kelam konusu olamaz.”

Röportajın tamamını okumak için .