Obezite kanser riskini artırıyor

Bayındır Sıhhat Kümesi, Bayındır İçerenköy Hastanesi Genel Cerrahi Kısım Lideri Prof. Dr. Köksal Bilgen, obezitenin kimi kanser çeşitleri dahil olmak üzere bir dizi sıhhat sıkıntısına neden olabildiğini belirterek, obezitenin sigara kullanımından sonra ikinci “en önlenebilir” mevt nedeni olduğunu tabir etti.

Bayındır Sıhhat Kümesi’nden yapılan açıklamaya nazaran, Dünya Sıhhat Örgütü’nün datalarına nazaran, yaklaşık 2 milyar yetişkin obezite ile ömrünü sürdürürken, Türkiye’de ise obez bireylerin oranı yüzde 22’ye ulaşmış durumda bulunuyor. Birçok kıymetli hastalığa neden olan obezite, her yıl 4 milyondan fazla bireyin hayatını kaybetmesine yol açıyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Köksal Bilgen, obezitenin sigara kullanımından sonra ikinci “en önlenebilir” mevt nedeni olduğunu belirtti.

Her yıl 4 milyondan fazla bireyin hayatını kaybetmesine yol açan obezitenin, metabolik sendrom, yüksek tansiyon, tip 2 diyabet, kardiyovasküler hastalıklar, artrit ve göğüs, kalın bağırsak ve prostat kanseri üzere birtakım kanser tipleri de dahil olmak üzere bir dizi sıhhat sıkıntısına neden olabildiğini aktaran Bilgen, risk faktörlerini şu halde sıraladı:

“Besleyiciliği zayıf, yağ ve kalori açısından varlıklı fastfood tipi besinlerin tüketilmesi. Hareketsiz hayatın benimsenmesi. Az uyku. Genetik yapı. Yaşlılık. Hamilelik. Polikistik over sendromu, Cushing sendromu, hipotiroid, osteoartrit üzere birtakım tıbbi durumlar da obeziteye neden olabiliyor.”

Bilgen, sağlıklı kilonun korunmasının ya da kilo verilmesinin diyet ve idmanla mümkün olmadığı ve sıhhati önemli boyutta tehdit ettiği morbid obezite durumunda bariatrik cerrahinin tek tedavi seçeneği olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Vücut kitle indeksi 40 kg/m2’nin üzerinde olan ve 18-56 yaş kümesinde bulunan hastalar en uygun hasta kümesini oluşturuyor. Bunun dışında beden kitle indeksi 35-40 kg/m2 ortasında olan ve obezitenin yol açtığı diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi üzere ek hastalıklara sahip olanlar da obezite cerrahisinden kıymetli ölçüde yarar görüyor. Morbid obezite ameliyatlarının yapılması için hastaların daha evvel diyet yapmayı denemiş olması da bizim tarafımızdan isteniyor. Alışılmış ki ameliyat adayı olan hastanın ruhsal açıdan uygun durumda olması, ameliyattan sonra kurallara uyabilecek toplumsal ve ruhsal düzgünlük hali ve bu ameliyat için motive olmuş olması da istediğimiz özellikler ortasında yer alıyor.”

Morbid obezitenin cerrahi tedavisinin kısıtlayıcı ameliyatlar ve hem kısıtlayıcı hem de besin unsurlarının emilimini engelleyen ameliyatlar olmak üzere ikiye ayrıldığını aktaran Bilgen, “En sık tercih edilen bariatrik cerrahi formülü kısıtlayıcı ameliyatlardır. Maksat, besin alımını muhakkak bir noktada sınırlamaya zorlayan anatomik bir yapı elde etmektir. Bilhassa son yıllarda tüp mide ameliyatı olarak da bilinen yol bu açıdan tercih edilir. Başka formül ise besinlerin emilimini azaltan gastrik bypass ya duodenal switch ameliyatlarıdır. Bu sayede kalorisi yüksek besinlerin beden tarafından emilimi engellenerek kilo alımı azaltılır. Bu ameliyatların tamamı laparoskopik (kapalı) metotla yapılır. Böylelikle hasta ameliyat sonrası süratle günlük hayatına devam edecek duruma gelir.” sözlerini kullandı.